Halk arasında basur, mayasıl olarak da bilinen ve
kişilerin günlük hayatını olumsuz etkileyen hemoroid hastalığının konusunda
bilgi veren Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Kadir Uskuay, toplumda her 2-3 kişiden
birinde hemoroid bulunduğunu söyledi. Hemoroidin toplum yaşamında en çok
mağduriyete yol açan hastalıklardan birisi olduğunu belirten Uskuay,
"Kadın ve erkekte eşit görülüyor. Orta yaşlarda görülme sıklığı artıyor,
65 yaş sonrası azalıyor" dedi.
Hemoroid denen yapının normalde bulunan ve dışkı
algılanması, dışkı ve gazın tutulmasının sağlanması, dışkılamada makatın tahriş
olmasını engelleme görevlerini gören dokular olduğunu belirten Op. Dr. Kadir
Uskuay, "Bağırsakların son bölümüne dışkı doldukça toplar damarlara baskı
yapıyor ve toplar damarlarda basınç artıyor. Hemoroid dokusu da toplar
damarlardan oluştuğunda şişiyor ve makat ağzını kapatarak tuvaletimizi, gazın
tutabilmesini sağlıyor. Bunların zaman içerisinde gevşemesi, genişlemesi ve
makattan dışarı sarkmasıyla hastalık oluşuyor. Ailesel yatkınlık, kabızlık,
tuvalette uzun oturma, çok ıkınma, şişmanlık, ishal ve gebelik hemoroid
oluşumuna etki eden faktörlerin başında geliyor" ifadelerini kullandı.
"Hemoroidin iki tipi var"
İç hemoroid ve dış hemoroid olarak iki tip
hemoroid bulunduğunu ifade eden Op. Dr. Kadir Uskuay, "Elle
dokunabildiğimiz bölgedeki hemoroidlerin dış, makattan dışarı çıkanlar ise iç
hemoroidlerdir. İç hemoroidlerin dört derecede kendini gösterir. Birinci
derecede kanama olabilir. İkinci derecede tuvaletle meme çıkıyor, bitince içeri
çekiliyor. Üçüncü derecede tuvaletten sonra çıkan memeleri elle içeri itmek
gerekiyor, kendi girmiyor. Dördüncü derecede ise hemoroid memeleri sürekli
dışarıda, içeri girmiyor" şeklinde konuştu.
Op. Dr. Kadir Uskuay, hemoroid hastalığının
kaşıntı, yanma, ıslaklık, kanama, memelerin ele gelmesi, ağrı, tuvalet hissinin
bozulması (tuvaletten sonra tuvalet bitmemiş hissi) gibi belirtiler verdiğini
belirterek, "Bu şikayetler bölgenin hemen hemen her hastalığında aynı
olabiliyor. Kişi kendini hemoroid hastası sanıyor ancak kanser, bağırsak
iltihabı hastalıkları dahil diğer hastalıklarla da karışabiliyor" diye konuştu.
Hemoroidle karışabilecek hastalıkları ise Op. Dr.
Uskuay şöyle sıraladı:
"Fissür: Makat halkasının yırtığı olarak
tanımlanıyor. Çok ciddi ağrı yapıyor, tuvalete girmek eziyet oluyor. Doğru tanı
ve tedaviyle 10 dakikada kurtulmak mümkün.
Fistül: Makat kenarında iltihap akan
deliktir,farklı ameliyat yöntemleriyle tedavisi mümkün oluyor.
Siğil: Çok bulaşıcı, tekrarlayan, tedavi edilmezse
kansere yol açabilen bir hastalık olarak biliniyor.
Kalın bağırsak kanseri: En sık görülen kanserler
sıralamasında üçüncü sırada yer alıyor. Muayene olmadan anlayabilmek mümkün
değil".
"Hemoroid kansere dönüşmez"
Hemoroidin başta kanser olmak üzere birçok
hastalıkla karıştırılması çok olası diyen Op. Dr. Kadir Uskuay, "Bu
bölgeden en ufak şikayeti olan,ailesinde barsak kanseri olan herkes mutlaka bu
konuda uzman, bu hastalığın tanı ve tedavisinin yapılabileceği teçhizatı olan
bir hekime ya da kliniğe başvurmalı. Muayene hayat kurtarıcı. Kanser henüz
başlamadan bağırsakta oluşturduğu polip dediğimiz yapının teşhis edilmesi ve
alınması ameliyata gerek kalmadan, başlamadan kanseri önler. Hemoroidin de
ameliyata gerek kalmaksızın 10 dakikada tedavisine olanak sağlar. Hemoroidin
tedavisi uzman ellerde çok kolay, ağrısız, anestezisiz, hiçbir hazırlığa gerek
olmadan, günlük yaşamdan kopmadan risksiz bir şekilde yapılabiliyor.
"Hemoroidi ameliyatsız tedavi etmek mümkün"
Hemoroid tedavisi hakkında bilgi veren Op. Dr.
Kadir Uskuay, "Hemoroidin ve bağırsakların son 20 cm'sinin başka bir
hastalık özellikle kanser varlığını araştırmak için mutlak muayenesi yapılır ve
sonrasında tedavi planlanıyor. Çok yeni başlamış hemoroidlerde ilaçla tedavi
deneniyor. Hasta rahatlıyor ve hastalık tekrarlamıyor. Eğer ilerlemez ise
yeterli oluyor. İlerlediği durumlarda müdahale gerekebiliyor. Bu noktada amaç
en kolay, en kısa sürede uygulanan, ağrısız, komplikasyonsuz, çabuk iyileşme
sağlayan yöntemi seçmek. Tercih edilmesi gereken ameliyatsız tedavi yöntemi
olmalı. En sık kullanılan ve en iyi sonuç veren band ligasyon denen yöntem.5-10
dakika içerisinde uygulanıyor, hiçbir ön hazırlık ve anestezi gerekmiyor. Uzman
kişinin elinde hasta tedavinin yapıldığını bile fark etmeyebiliyor. Hiçbir
komplikasyon ihtimali yok. Çok korkulan tuvaletini gazını tutamama ihtimali
sıfır. Hasta tedavi sonrası yürüyerek günlük yaşamına, işine geri dönebiliyor.
Diğer bir yöntem ilaç enjeksiyonudur, genelde tek başına yetersiz, bant
yöntemiyle beraber kullanılabiliyor. Hastalık dördüncü evreye geldiğinde artık
ameliyat kaçınılmaz. Ameliyat mutlaka hastaneye yatmayı ve genel anestezi
uygulanmasını gerektiriyor. Sonrası çok ağrılı olup, şifası 15-45 gün sürüyor
ve komplikasyon ihtimali az da olsa bulunuyor".