Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve
Kültür Merkezinde düzenlenen 14 Mart Tıp Bayramı Programında konuştu.
Türkiye’nin, yıllardır Batı’ya garnizonluk yapan, İMF kapılarında birkaç milyon
dolara el açan bir ülkeye alışanları şaşırttığını kaydeden Erdoğan, “Görev
geldik, 23.5 milyar dolar İMF’ye borç var. Adam parasının hesabını bize
sormuyor, ülkeyi nasıl yöneteceğimizi soruyor. Kendisine son Davos’a gidişimde,
‘Sen paranın hesabını sor. Türkiye’yi nasıl yöneteceğimizi bize sorma. O iş
bizim işimiz’ dedim. Sen şu anda paranı alıyor musun dediğimde ses yok. Bundan
sonra da böyle. Sen taksitlerini alacaksın, faizi ile beraber alıyorsun zaten
ama bize siyaset noktasında akıl vermeye kalkma. 2013’te borcu sıfırladık.
Onlar bizden borç istemeye kalktılar, verebiliriz dedik. Aynı şekilde 27.5
milyar dolar Merkez Bankasında vardı. Ama şimdi Merkez Bankamızın rezervi de
hamdolsun 120 milyar dolardır. Bu güç onları ürkütüyor. Artık Türkiye
kaynaklarını çeşitlendirdi. Ekonomide yok şöyle, yok böyle falan. Yok şöyle,
yok böyle olsa gelip şuanda Çanakkale Köprüsüne yaklaşık 11 milyar doları
bağlamak üzere küresel sermaye Türkiye’ye gelir mi? Şimdi 11 milyar doların
yüzde 50’sini Kore girişimcisini, yüzde 50’sini de Türk girişimciler buraya
yatırıyor ve bizim cebimizden para çıkmıyor. Onlar yapacak ve belli bir süre kendilerine
verildi. İş bilenin kılıç kuşananındır” diye konuştu.
Eski Türkiye’ye alışanların, bugünkü Türkiye’nin
duruşunu kabul edemediklerini belirten Erdoğan, “Aynen zücaciye dükkanına
girmiş fil gibi kendi değerlerini, insan haklarını, uluslar arası hukuku
çiğnemeye, her şeyi kırıp dökmeye başladılar. Bazı Avrupa ülkeleri bugün ırkçı
ve faşist partilerin oyuncağı haline dönüşmüştür. Bizim, uzun zamandır,
Avrupa’da yükselen ırkçılığa, İslam ve yabancı düşmanlığına dikkat çekiyor, her
yerde muhataplarımızı bu konuda ikaz ediyorduk. Mülteciler üzerinden yürütülen
tartışmaların sınır kapılarında bu insanlara yapılan muamelelerin orta ve uzun
vadede en büyük zararı yine Avrupa ülkelerine vereceğini defalarca söyledik.
Avrupa ülkelerini, meydanı faşistlere ve yabancı düşmanlarına bırakmamaları
gerektiğini çok ciddi zararlar göreceklerini defalarca söyledik. Son bir
haftadır yaşadıklarımız maalesef endişelerimizin haklılığını ortaya
çıkartmıştır” ifadelerini kullandı.
“Hollanda’nın bu haydutluğuna sahip çıkan ülkeler,
tüm itibarlarını yitirmişlerdir”
Hollanda ve Almanya’nın tutumunu çok sert bir
dille eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumartesi gecesi, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanımıza sergilenen saygısızlık, sadece Türkiye’ye, Türk
milletine, bu milletin bir ferdine değil; uluslararası hukuka ve diplomasiye
yapılmıştır. Devletler arası münasebetleri düzenleyen tüm teamüller, Viyana
Sözleşmesi, AB Kriterleri Hollanda yönetimi tarafından ayaklar altına
alınmıştır. Avrupa’nın savunduğu, iddia ettiği demokrasi, ifade özgürlüğü,
toplanma hürriyeti, kadına ve insana saygı gibi değerlerin milyarlarca insanın
gözünde artık bir hükmü kalmamıştır. Hollanda’nın bu haydutluğuna sahip çıkan
ülkeler de, tüm itibarlarını yitirmişlerdir” dedi.
“Farkınız yok aynısınız”
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in, Hollanda’ya
destek açıklamalarını da eleştiren Erdoğan, “Çıkmış Almanya’nın Şansölyesi,
‘Ben Hollanda’nın yanındayım’ diyor. Senin ondan zaten farkının olmadığını
biliyoruz. Başka şey de beklemiyoruz zaten. O da atlarıyla, itleriyle
saldırıyor, sende atlarınla, itlerinle saldırıyorsun. Farkınız yok, aynısınız.
Trabzonlu Hüseyin Kurt yavrumuzun üzerine köpeği saldırtıyor ve baldırından
ısırmak suretiyle yaralanıyor. Doktorlar kendisine işe 3 ay gidemezsin diyor.
Kendisini aradım ve görüştüm. Acil şifalar diledim. Buna benzer 7 kardeşimiz,
toplam 32 darp yiyen diğer kardeşlerimiz var. Bütün bunlar ortadayken hala
Avrupa’nın bazı ülkelerinin, buna bu şekilde destek veriyor olması manidardır.
Mesele ne? Yarın orada seçim varmış” diye konuştu.
“Oylarınızı verirken sakın ha bu ikiliye oy
vermeyin”
Hollanda ve Almanya’ya seslenen Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’ye düşmanlık güdenlere, oralardaki tüm
yabancılara, Müslüman kardeşlerime, Türklere diyorum ki; gelin oylarınızı
verirken sakın ha bu ikiliye oy vermeyin. Açık ve net söylüyorum. Her ne kadar
burada hayır kampanyası için oralara gidenler varsa da o tuzağa düşmeyin.
Türkiye’ye, Türk milletine, Türkiye’nin bakanına orada bu şekilde hareket
edenler, bizim konsolosluğumuz bizim toprağımızdır. Oraya, o ülke müdahale
edemez. Sen öyle yapıyorsun. O zaman Türkiye’deki büyükelçiliklerine de,
konsolosluklarına da mütekabiliyetle giriş çıkışı yasaklamış vaziyetteyiz. Dün,
Bakanlar Kurulumuz aldığı kararları açıkladı ama daha çalışacağız. Yapmamız
gereken başka şeyler de var. Bu millet, sıradan bir millet değil, tanıyacaklar.
Yapılan yanlışların bedelini öyle özürle falan bu geçiştirilemez. Yapılacak
daha çok şeyler var. Bundan sonra Hollanda başta olmak üzere, Neonaziz
zihniyetine esir olan, birkaç oy için en temel insani değerleri yok sayan ülkelerin
hiçbir inandırıcılığı olmayacaktır. Hollanda, Cumartesi gecesi sergilediği
devlet terörüyle en büyük zararı Avrupa’ya ve Avrupa Birliğine vermiştir. Artık
Avrupa Birliği, kendisiyle iş birliği yapmak isteyenler için hukukun, insan
haklarının, özgürlüklerin sembolü olmaktan da çıkmıştır. Avrupa, haydut
devletlerin insafına terk edilemeyecek kadar önemli bir kıtadır. Bunun için tüm
dünyayı, Avrupa’daki endişe verici gelişmeler karşısında daha duyarlı olmaya,
kararlı bir duruş sergilemeye davet ediyoruz. Biz yapılanların hesabını hukuk,
mütekabiliyet ve diplomasi çerçevesinde soracağız. Kuru bir özürle paçayı
kurtaracaklarını sananlara nasıl bir yanlış içerisine düştüklerini muhakkak
göstereceğiz. Bakanlar Kurulumuzdaki adımlar, sıra adımlarla devam edecektir”
şeklinde konuştu.