Sevilen oyuncu, Armağan Çağlayan'ın Youtube kanalında hayatına dair birçok detay paylaştı. Erdal Özyağcılar, konservatuvar sınavına başkasının başvuru kağıdı ile girdiğini anlattı.
Bursa'dan İlhan Ogan adlı samimi bir arkadaşının Ankara Devlet Konservatuvarı'nı kazanamayınca hevesinin kaçtığını ve İstanbul'daki konservatuvar sınavına girmekten vazgeçtiğini ifade eden Özyağcılar, sınava 'İlhan Ogan' adına düzenlenen belgeyle girip kazandığını açıkladı.
Durumu Mustafa Alabora'ya anlattığını söyleyen Özyağcılar, çözümün ise jüride yer alan duayen tiyatro sanatçısı Yıldız Kenter'den geldiğini anlattı. Kenter'in bir yıl boyunca İlhan Ogan adıyla konuk öğrenci olarak derslere gelmesini ve sonraki yıl ise kendi adıyla girip sınavı kazanacağını söylediğini belirten Özyağcılar, Yıldız Hoca'dan sene kaybı olmaması için de sınıf atlatma sözü aldığını söyledi.
Belgeselde anlatılan hikâyeye göre 4 Ağustos 1948'de varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Özyağcılar'ın soyadı dedelerinin ticarete atıldığı ilk meslekten, zeytinyağı üreticiliğinden geliyor. Özyağcılar, hiç tanımadığı ağabeyinin 11 aylıkken hayatını kaybetmesi nedeniyle neredeyse yarı aç bir çocukluk geçirmiş. Bu trajik hikâyeyi ise şu sözlerle anlattı Erdal Özyağcılar:
"Ailemin benden önce Mustafa diye bir çocuğu olmuş. Çocuk çok güzel doğmuş, masmavi gözlü. Fakat bir de iştahlı çocuk, devamlı mama yiyor. Bir şey olmuş, 11 aylıkken çatlamış çocuk. 'Biz çatlattık çocuğu' derdi babaannem. Öyle yedirmişler, bayağı bir kiloluymuş. Ondan sonra ben doğuyorum. Babaanne 'Aman' diyor, 'Az, az' diyor. Fazla yemek yok. Ben açlıktan o kadar çok kiraz yemişim ki veca olmuşum."
Usta oyuncu kalabalık bir ailede büyüdüğünü anlatırken, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çok kalabalık bir ailede büyüdüm ve onun mutluluğunu yaşıyorum çünkü dünyaya farklı baktım. Bizim evde söz sahibi babaannemdi. Bacaklarımda bir romatizma vardı. Her sene 1-2 defa sülük yapılırdı bana. Taze alabalık buldurtur, cam kavanozun içinde zeytinyağına kafadan sokar ve o alabalık 15 gün sonra yok olur, erirdi. Sonra bacaklara sürülür.
Filmlerinde çok fazla 'kayınço' rolünü oynamasıyla ilgili Özyağcılar, "Ertem ağabey bir şey demişti; "Bak, sen başrol ailenin yakını olursan iyi olur. Uzakta olmayacaksın. Ya enişte olacaksın ya kayınço. Kan bağı olacak ki seyirci oradan yürüsün sana" demişti." ifadelerini kullandı.
Erdal Özyağcılar', "Aşık oldum" filminde karısı tarafından terk edilen Macit karakterini oynarken, mutfağı dağıtma sahnesinin bir defada çekildiğini söyledi. Mutfağı dağıtırken bir parçanın Şener Şen'in kafasının yanından geçtiğini söyleyen Özyağcılar, "Hala hatırlarım, o an içim cız etmişti." dedi.
Erdal Özyağcılar, Yeşilçam'da hiç başrol oynayamamasının nedenini Ertem Eğilmez'in bir sıralaması olmasına bağladı. O sırada Kemal Sunal ve İlyas Salman'ın olduğunu aktarırken kendisinin bir türlü yetişemediğini söyledi.
Bursa'dan İlhan Ogan adlı samimi bir arkadaşının Ankara Devlet Konservatuvarı'nı kazanamayınca hevesinin kaçtığını ve İstanbul'daki konservatuvar sınavına girmekten vazgeçtiğini ifade eden Özyağcılar, sınava 'İlhan Ogan' adına düzenlenen belgeyle girip kazandığını açıkladı.
Durumu Mustafa Alabora'ya anlattığını söyleyen Özyağcılar, çözümün ise jüride yer alan duayen tiyatro sanatçısı Yıldız Kenter'den geldiğini anlattı. Kenter'in bir yıl boyunca İlhan Ogan adıyla konuk öğrenci olarak derslere gelmesini ve sonraki yıl ise kendi adıyla girip sınavı kazanacağını söylediğini belirten Özyağcılar, Yıldız Hoca'dan sene kaybı olmaması için de sınıf atlatma sözü aldığını söyledi.
Belgeselde anlatılan hikâyeye göre 4 Ağustos 1948'de varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Özyağcılar'ın soyadı dedelerinin ticarete atıldığı ilk meslekten, zeytinyağı üreticiliğinden geliyor. Özyağcılar, hiç tanımadığı ağabeyinin 11 aylıkken hayatını kaybetmesi nedeniyle neredeyse yarı aç bir çocukluk geçirmiş. Bu trajik hikâyeyi ise şu sözlerle anlattı Erdal Özyağcılar:
"Ailemin benden önce Mustafa diye bir çocuğu olmuş. Çocuk çok güzel doğmuş, masmavi gözlü. Fakat bir de iştahlı çocuk, devamlı mama yiyor. Bir şey olmuş, 11 aylıkken çatlamış çocuk. 'Biz çatlattık çocuğu' derdi babaannem. Öyle yedirmişler, bayağı bir kiloluymuş. Ondan sonra ben doğuyorum. Babaanne 'Aman' diyor, 'Az, az' diyor. Fazla yemek yok. Ben açlıktan o kadar çok kiraz yemişim ki veca olmuşum."
Usta oyuncu kalabalık bir ailede büyüdüğünü anlatırken, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çok kalabalık bir ailede büyüdüm ve onun mutluluğunu yaşıyorum çünkü dünyaya farklı baktım. Bizim evde söz sahibi babaannemdi. Bacaklarımda bir romatizma vardı. Her sene 1-2 defa sülük yapılırdı bana. Taze alabalık buldurtur, cam kavanozun içinde zeytinyağına kafadan sokar ve o alabalık 15 gün sonra yok olur, erirdi. Sonra bacaklara sürülür.
Filmlerinde çok fazla 'kayınço' rolünü oynamasıyla ilgili Özyağcılar, "Ertem ağabey bir şey demişti; "Bak, sen başrol ailenin yakını olursan iyi olur. Uzakta olmayacaksın. Ya enişte olacaksın ya kayınço. Kan bağı olacak ki seyirci oradan yürüsün sana" demişti." ifadelerini kullandı.
Erdal Özyağcılar', "Aşık oldum" filminde karısı tarafından terk edilen Macit karakterini oynarken, mutfağı dağıtma sahnesinin bir defada çekildiğini söyledi. Mutfağı dağıtırken bir parçanın Şener Şen'in kafasının yanından geçtiğini söyleyen Özyağcılar, "Hala hatırlarım, o an içim cız etmişti." dedi.
Erdal Özyağcılar, Yeşilçam'da hiç başrol oynayamamasının nedenini Ertem Eğilmez'in bir sıralaması olmasına bağladı. O sırada Kemal Sunal ve İlyas Salman'ın olduğunu aktarırken kendisinin bir türlü yetişemediğini söyledi.