KIBRIS’taki Kayıp Şahıslar Komitesi (KŞK), Birleşmiş Milletler’in katılımıyla Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum toplumlarının liderleri tarafından 1981’de iki toplumlu bir yapı olarak kuruldu. Amacı 1963-1974 yılları arasında yaşanan olaylar sırasında kaybolan kişilerin listesini hazırlamak ve akıbetlerini araştırmaktı. Yoğun müzakereler 1994’te sonuçlandı. Üzerinde mutabık kalınmış kayıpların listeleri oluşturuldu. Toplam 2 bin 2 kayıp olduğu belirlendi, dosyalar hazırlandı.
KAYIPLARDAN BİRİ AMERİKAN VATANDAŞIYDIKayıplardan biri aynı zamanda ABD vatandaşıydı. ABD’nin bu kişiyi bulmak istemesi üzerine komitenin amacı da kayıp kişilerin akıbetlerini araştırmaktan onları bulmak, kimliklendirmek ve ailelere iade etmeye evrildi. Ailelerden kan örnekleri ve kayıplarıyla ilgili üzerinde en son hangi kıyafet olduğu gibi bilgiler alındı. 2003’te Annan Planı girişimiyle tarafların birbirine yakınlaşmasıyla komite 2006’da aktif olarak çalışmaya başladı. Hepsinde bir Kıbrıslı Türk, bir de Kıbrıslı Rum lider olmak üzere ekipler kuruldu. Geçen 12 yılda 890 kayıp bulunup ailelerine teslim edildi. Peki bu kişiler nasıl bulunup, nasıl kimliklendiriliyor? TANIKLAR ÖLÜYOR ARAZİ DEĞİŞİYORİlk iş ‘Araştırma Ekibi’nde... 10 kişiden oluşan Araştırma Ekibi, adanın her yerinde tanıklarla kayıpların yerini bulmak için çalışıyor. Ekibin liderleri Thomas Antoniou ve Sıla Murat. İki farklı ofiste çalışıyor ama tüm bilgileri paylaşıyorlar. Sıla Murat, çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Kayıpların bilgileriyle köylere gidiyoruz. Halka, kayıpların gömülü olabileceği yerleri, kişileri son görenleri soruyoruz. İsimlerini gizli tutuyoruz. Bazen arazilerinde yanlışlıkla kemik bulan kişilerle de karşılaşıyoruz. Kayıpları bulmak zamanla zorlaşıyor çünkü güvenilir tanıklar sayesinde pek çok gömü alanı zaten bulundu. Kalan tanıklar ölüyor, arazi değişiyor. Tanığın ‘Ağaç vardı’ dediği yerdeki ağaç kayboluyor. Eski haritalara bakıyoruz. Bazen ‘dağın etekleri’ deniyor, kilometrelerce alanı arıyoruz. Şimdilerde kuyuları arıyoruz.” Thomas Antoniou da askerleri bulmanın sivillerden zor olduğuna dikkat çekiyor: “Çünkü askerlerle ilgili elimizdeki tek bilgi en son nerede görüldükleri oluyor. Savaş alanında nereye gömülü olduklarını bulamıyoruz. Köyden kaybolan birinin evini bilince öldürülmüş olabileceği muhtemel yerlere bakabiliyoruz.”Birleşmiş Milletler katılımıyla Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumlarının liderleri tarafından 1981 yılında kurulan Kayıp Şahıslar Komitesi (KŞK), 12 yıldır 1963-1964 arasındaki toplumlar arası çatışmalar ve 1974 olayları sırasında kaybolan 2003 kişiyi arıyor. Bugüne kadar 890 kayıp şahıs bulunarak ailelerine teslim edildi. Kıbrıs’taki arama faaliyetlerine adım adım eşlik ettik, yıllar sonra kayıp sevdiklerinin kemiklerine kavuşan ailelerle konuştuk.KAZILARIN YÜZDE 26’SI OLUMLU SONUÇLANIYOR
Muhtemel defin bölgesi belirlendikten sonra sıra ‘Kazı Ekibi’ne geliyor. Halen altı kazı ekibi Ada’da kayıpları arıyor. Bugüne kadar 1222 kazı yapıldı. Kazı alanlarından birinde kazı koordinatörleri Christiana Zenonos ve Demet Karşılı bizi karşılıyor... Verdikleri bilgiye göre, yapılan kazı ve araştırmalarda kalıntı bulma oranı yüzde 26. Demet Karşılı anlatıyor: “Kazması kolay olduğundan insanlar en çok dere yatağına gömülmüş. Kuyular da kolay ve gizli olduğundan çok kullanılmış. Dere yatağında, arazilerde, mağaralarda, dağlarda, kuyularda kemikler bulduk.” Kazılar toprağın doğal temeline ulaşana kadar devam ediyor. Ekip, kimi ve kaç kişiyi aradıklarını bilmeden çalışmaya devam edecek. Christiana Zenonos, “Artık etraftakiler de çalışmalarımıza alıştı” diyor.ÖRNEK ÜÇLÜ MODELÖZERK bir yapıya sahip Kayıp Şahıslar Komitesi’nin üç üyesi var: Kıbrıslı Türk üye Gülden Plümer Küçük, Kıbrıslı Rum üye Nestoras Nestoros ve Birleşmiş Milletler’den (BM) atanan üçüncü üye Paul-Henri Arni. Bütün kararlar ortak alınıyor. 2006’dan beri komitenin üyesi olan Gülden Plümer Küçük, “Komitemiz başka ülkeler tarafından da takdir ediliyor. Ortak çalışabilmek için önce toplumunuzun desteğini almalı ve komiteyle ilgili güven oluşturmalısınız” diyor. Nestoras Nestoros da ekliyor: “Komite, iki toplumu da olumlu yönde etkiliyor. Hem insani hem bilimsel yönü var. Herkes elindeki bilgileri paylaşıyor. Bunu yapmadan acıları sonlandıramayız.” BM üyesi Arni de komitenin çalışmasında siyasi iradenin önemini vurguluyor: “Mezarları açmanın şiddeti körükleyeceğinden endişeleniyorlardı ama bunun tersi oldu. Ailelerin acısını yatıştırdı. Bunun için siyasi irade gerekiyordu. Sonrasında da bu meselenin politize olmasını engellemelisiniz. Politize olursanız aileler size güvenmez.” ELBİSELERDEN KİMLİĞEHABERİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
KAYIPLARDAN BİRİ AMERİKAN VATANDAŞIYDIKayıplardan biri aynı zamanda ABD vatandaşıydı. ABD’nin bu kişiyi bulmak istemesi üzerine komitenin amacı da kayıp kişilerin akıbetlerini araştırmaktan onları bulmak, kimliklendirmek ve ailelere iade etmeye evrildi. Ailelerden kan örnekleri ve kayıplarıyla ilgili üzerinde en son hangi kıyafet olduğu gibi bilgiler alındı. 2003’te Annan Planı girişimiyle tarafların birbirine yakınlaşmasıyla komite 2006’da aktif olarak çalışmaya başladı. Hepsinde bir Kıbrıslı Türk, bir de Kıbrıslı Rum lider olmak üzere ekipler kuruldu. Geçen 12 yılda 890 kayıp bulunup ailelerine teslim edildi. Peki bu kişiler nasıl bulunup, nasıl kimliklendiriliyor? TANIKLAR ÖLÜYOR ARAZİ DEĞİŞİYORİlk iş ‘Araştırma Ekibi’nde... 10 kişiden oluşan Araştırma Ekibi, adanın her yerinde tanıklarla kayıpların yerini bulmak için çalışıyor. Ekibin liderleri Thomas Antoniou ve Sıla Murat. İki farklı ofiste çalışıyor ama tüm bilgileri paylaşıyorlar. Sıla Murat, çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Kayıpların bilgileriyle köylere gidiyoruz. Halka, kayıpların gömülü olabileceği yerleri, kişileri son görenleri soruyoruz. İsimlerini gizli tutuyoruz. Bazen arazilerinde yanlışlıkla kemik bulan kişilerle de karşılaşıyoruz. Kayıpları bulmak zamanla zorlaşıyor çünkü güvenilir tanıklar sayesinde pek çok gömü alanı zaten bulundu. Kalan tanıklar ölüyor, arazi değişiyor. Tanığın ‘Ağaç vardı’ dediği yerdeki ağaç kayboluyor. Eski haritalara bakıyoruz. Bazen ‘dağın etekleri’ deniyor, kilometrelerce alanı arıyoruz. Şimdilerde kuyuları arıyoruz.” Thomas Antoniou da askerleri bulmanın sivillerden zor olduğuna dikkat çekiyor: “Çünkü askerlerle ilgili elimizdeki tek bilgi en son nerede görüldükleri oluyor. Savaş alanında nereye gömülü olduklarını bulamıyoruz. Köyden kaybolan birinin evini bilince öldürülmüş olabileceği muhtemel yerlere bakabiliyoruz.”Birleşmiş Milletler katılımıyla Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumlarının liderleri tarafından 1981 yılında kurulan Kayıp Şahıslar Komitesi (KŞK), 12 yıldır 1963-1964 arasındaki toplumlar arası çatışmalar ve 1974 olayları sırasında kaybolan 2003 kişiyi arıyor. Bugüne kadar 890 kayıp şahıs bulunarak ailelerine teslim edildi. Kıbrıs’taki arama faaliyetlerine adım adım eşlik ettik, yıllar sonra kayıp sevdiklerinin kemiklerine kavuşan ailelerle konuştuk.KAZILARIN YÜZDE 26’SI OLUMLU SONUÇLANIYOR
Muhtemel defin bölgesi belirlendikten sonra sıra ‘Kazı Ekibi’ne geliyor. Halen altı kazı ekibi Ada’da kayıpları arıyor. Bugüne kadar 1222 kazı yapıldı. Kazı alanlarından birinde kazı koordinatörleri Christiana Zenonos ve Demet Karşılı bizi karşılıyor... Verdikleri bilgiye göre, yapılan kazı ve araştırmalarda kalıntı bulma oranı yüzde 26. Demet Karşılı anlatıyor: “Kazması kolay olduğundan insanlar en çok dere yatağına gömülmüş. Kuyular da kolay ve gizli olduğundan çok kullanılmış. Dere yatağında, arazilerde, mağaralarda, dağlarda, kuyularda kemikler bulduk.” Kazılar toprağın doğal temeline ulaşana kadar devam ediyor. Ekip, kimi ve kaç kişiyi aradıklarını bilmeden çalışmaya devam edecek. Christiana Zenonos, “Artık etraftakiler de çalışmalarımıza alıştı” diyor.ÖRNEK ÜÇLÜ MODELÖZERK bir yapıya sahip Kayıp Şahıslar Komitesi’nin üç üyesi var: Kıbrıslı Türk üye Gülden Plümer Küçük, Kıbrıslı Rum üye Nestoras Nestoros ve Birleşmiş Milletler’den (BM) atanan üçüncü üye Paul-Henri Arni. Bütün kararlar ortak alınıyor. 2006’dan beri komitenin üyesi olan Gülden Plümer Küçük, “Komitemiz başka ülkeler tarafından da takdir ediliyor. Ortak çalışabilmek için önce toplumunuzun desteğini almalı ve komiteyle ilgili güven oluşturmalısınız” diyor. Nestoras Nestoros da ekliyor: “Komite, iki toplumu da olumlu yönde etkiliyor. Hem insani hem bilimsel yönü var. Herkes elindeki bilgileri paylaşıyor. Bunu yapmadan acıları sonlandıramayız.” BM üyesi Arni de komitenin çalışmasında siyasi iradenin önemini vurguluyor: “Mezarları açmanın şiddeti körükleyeceğinden endişeleniyorlardı ama bunun tersi oldu. Ailelerin acısını yatıştırdı. Bunun için siyasi irade gerekiyordu. Sonrasında da bu meselenin politize olmasını engellemelisiniz. Politize olursanız aileler size güvenmez.” ELBİSELERDEN KİMLİĞEHABERİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ