Gül ve Babacan, Erdoğan'ın "Sırtımızdan hançerlediler" sözlerine ne diyor?

TAKİP ET

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni parti haberlerini "Sırtımızdan hançerlediler" diye yorumladığı iddia edilmişti. Ali Babacan ve Abdullah Gül, Erdoğan'ın bu çıkışını yakın çevrelerine değerlendirdi.

Reklam
Reklam

Ali Babacan, kurucu olduğu AK Parti'den 18 yıl sonra istifa ederek yeni parti çalışmalarına dair ilk resmi açıklamayı yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Babacan'ın partisine destek verdiği iddia edilen 11. Abdullah Gül'ü de eleştirerek"Sırtımızdan hançerlediler" dediği iddia edilmişti. Babacan ve Gül, Erdoğan'ın bu sözlerini ve yeni parti çalışmalarını yakın çevreleriyle konuştu.

GÜL, YENİ PARTİDE YER ALACAK MI?
BBC Türkçe'de yer alan habere göre; Abdullah Gül, son dönemde AK Parti yönetiminin eleştiri oklarını üzerine topladı. Yeni parti oluşumuna ilişkin Gül ve Babacan cephesinden kulislere yansıyan bilgiler şöyle:
Yakın çevresinin verdiği bilgiye göre Gül, Babacan hareketini desteklemekle birlikte, aktif olarak partide görev almayı düşünmüyor.

Cumhurbaşkanlığından ayrıldıktan sonra yurt dışı ağırlıklı konferans ve toplantılara katılan Gül, ismini taşıyan Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi'ne de, kurduğu vakıf aracılığıyla destek sağlıyor. Gül'ün, siyasi konumunda yeni partiyle ilgili bir değişiklik yapmayacağı ifade ediliyor. Bunun nedeni olarak da "11. Cumhurbaşkanı" sıfatını taşıması gösteriliyor.

Gül'ün gerek yeni parti oluşumundaki arkadaşları ile gerekse yakın çevresine yaptığı değerlendirmelerde, "Artık cumhurbaşkanı olmasam da, 7 yıl boyunca bu kimlik üzerimize nüfuz etti. Bir yandan tek kişi yönetimini eleştirirken, diğer yandan bir parti oluşumu içinde yer almam doğru olmaz, partilerüstü konumumu sürdüreceğim" mesajı veriyor.
Yine eski cumhurbaşkanı sıfatıyla, sisteme yönelik eleştiri ve önerilerini sürdüreceği vurgulanan Gül, fikirsel olarak yeni parti oluşumuna destek veriyor.

Ancak bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçiminde, üzerinde uzlaşma olması halinde, aday olması da olasılık dahilinde gösteriliyor. 24 Haziran 2018 seçimlerinde de CHP'nin Gül üzerindeki uzlaşı arayışı anımsatılıyor ve "İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener karşı çıkmasaydı, Gül muhalefetin ortak adayı olacaktı" deniliyor.

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ'NE ELEŞTİRİ
Bunca zaman suskun kaldıktan sonra neden yeni parti oluşumuna destek verdiğini açıklayan Gül'e yakın kaynaklar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni işaret ediyor. Anayasa değişikliğine de karşı çıkan Gül'ün, yakın çevresiyle şu görüşü paylaştığı belirtiliyor:
"İşler yolunda gitseydi, yeni bir parti kurulmasını konuşuyor olmazdık. Kuruluşunda yer aldığımız partide kalır, başarılı olması için gerekli katkıyı da sağlardık. Ancak gelinen noktada Türkiye, bir üçüncü dünya ülkesi konumuna geriledi. Biz yıllarca devlet hizmetinde bulunmuş insanlarız, demokrasi, özgürlükler, insan hakları, ekonomideki gidişat karşısında, bu aşamadan sonra suskun kalamazdık."

BABACAN VE DAVUTOĞLU BİRLEŞİR Mİ?
Bir süredir yeni parti kuracağı konuşulan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'na, Babacan kanadında sıcak bakılmıyor ve iki ismin aynı parti çatısı altında buluşması olasılığının olmadığı ifade ediliyor.
İlk başlarda iki hareketin birleşmesi için aracılar nabız yoklasa da; Davutoğlu'nun Suriye politikalarının yanı sıra, Gül'ün yeniden cumhurbaşkanı adaylığının gündeme gelmesine giden süreçte Davutoğlu'nun rolünün olduğunun düşünülmesi ve bazı temel politikalarda görüş ayrılığının etkili olduğu yorumu yapılıyor.

Gül'ün tercihini Babacan'dan yana koyması ise; hükümette görev aldığı dönemde başarılı gördüğü performansı, AK Parti'nin kuruluş ilkelerine uygun siyasi bakış açısı, sadece Türkiye değil, dünyada da ekonomi çevrelerinin güvendiği bir isim olmasına bağlanıyor.
Babacan'ın siyasete girmesinde de rolü olduğu belirtilen Gül'ün, Babacan'ın ailesinin sahip olduğu şirketten bir ürünü bile kendi evine götürdüğünde vergisini ödeyen kişiler olduğunu sık sık örnek olarak verdiği anımsatılıyor. Babacan'ın AK Parti'nin kurucularından biri olması için bizzat ailesinden izin isteyenin de Gül olduğu vurgulanıyor.

"İHANET" ELEŞTİRİLERİNE YANIT?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 23 Haziran'da yenilenen İstanbul seçimi sonrasında partisinin milletvekilleriyle yaptığı toplantılarda, yeni parti kurma girişimindekilerin başarılı olamayacaklarını belirtirken, "Sırtımızdan hançerlediler" diyerek, eski yol arkadaşlarını bir anlamda ihanetle suçladığı haberleri kamuoyuna yansımıştı.
Gül ve arkadaşları ise bu yaklaşıma, "Kendilerinin oldukları yerde durduğu, Erdoğan'ın partinin kuruluşundaki felsefesinden uzaklaştığı" eleştirisiyle yanıt veriyor. Yeni parti oluşumunun gerekliliği konusunda da, hem kendilerinin hem Erdoğan'ın içinde yer aldığı "yenilikçiler" olarak adlandırılan hareketin, Necmettin Erbakan liderliğindeki Fazilet Partisi ile yollarını ayırmasına göndermede bulunuyorlar. O dönem, "kararların ortak akılla alınması, tek kişinin belirleyiciliği yerine parti kurullarının demokratik katılımının sağlanmasının" hedeflendiği anımsatılıyor.

Gül'ün de yakın çevresine yaptığı değerlendirmelerde, ihanet eleştirilerine "Biz, Avrupa Birliği hedefi doğrultusunda, muhafazakar, dindar demokrat kimliğimizi koruyarak, demokratik değerleri benimseyen, çevremizdeki müslüman ülkelere rol model olacak bir iktidar hedeflemiştik, ancak gelinen nokta Türkiye'yi bambaşka yere, bir alt lige taşıdı. Yeni rejim, bizim muhafazakâr demokrat kimliğimizle uyuşmuyor" mesajıyla yanıt verdiği belirtiliyor.
Gül ve Babacan cephesinde Türkiye'nin asıl "beka sorunu" olarak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi görülüyor ve bir anlamda özerk kimliği olan Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya'nın kararnameyle görevden alınması da en yakın örnek olarak gösteriliyor.