Doktor adayları için kadavra bulmakta zorlanıyor... 16 bin dolara yurt dışından ithal ediyorlar

TAKİP ET

Anatominin öğrenilmesinde yeri henüz doldurulamayan en önemli eğitim materyali olan kadavra, temini konusunda yaşanan sıkıntılar sebebiyle 14 bin 500-16 bin dolar arasında değişen bir maliyetle ithal ediliyor. Uzmanlar kadavra sıkıntısını, vatandaşların uygulama sürecini tam olarak bilmemelerine ve Diyanet'in "Kadavra olarak kişinin bedenini bağışlamasında dinen bir engel yoktur" açıklamasına rağmen dini inanca bağlıyor.

Reklam
Reklam

Türkiye'deki devlet ve vakıf üniversitelerinde 100'ün üzerinde tıp fakültesi bulunuyor ve buralarda on binlerce doktor adayı eğitim görüyor. Tıp eğitiminin en önemli ayaklarından biri olan anatomi ise yaşanan kadavra sorunu nedeniyle sekteye uğruyor.

ÖN YARGI NEDENİYLE YETERİNCE KADAVRA BULUNAMIYOR
Fakültelerin kadavra ihtiyacı üç şekilde karşılanıyor: Hastanelerde ölen kimsesizler, gönüllü bağışçılar ve ithal etme. Vücudun kadavra olarak bağışlanması konusunda dinen bir sakınca olmamasına rağmen bu konudaki ön yargı ve bilgisizlik nedeniyle tıp eğitimi için yeterli düzeyde kadavra bulunamıyor. Türkiye'deki hekim adaylarının Avrupa'dakiler kadar şanslı olmadığını rakamlar da ortaya koyuyor. Kadavra-öğrenci oranı Avrupa'da bire on iken, Türkiye'de bir kadavra başına 30-40 öğrenci düşüyor.

"KADAVRA KADAR DETAYLI VE DERİN BİR İNSAN VÜCUDU ÖRNEĞİ SAĞLANAMIYOR"
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Anatomi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Anatomi ve Klinik Anatomi Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. İlke Ali Gürses, anatominin öğrenilmesinde en avantajlı eğitim materyalinin insan vücudu olduğunu, bu yüzden eğitimde kadavraların aktif şekilde kullanıldığını söyledi.

Anatomiyi gösteren birçok farklı eğitim malzemesinin bulunduğunu dile getiren Gürses, "Örneğin maketler ya da üç boyutlu yazılımlar var. Her ne kadar bu yazılımlar ve teknoloji belli bir düzeye ulaşmış olsa da maalesef kadavra kadar detaylı ve ayrıntılı, insan vücudunun birebir örneği hala tam olarak sağlanamıyor. Eksiklikleri var hem teknolojik ürünlerin hem de maketlerin." dedi.

"TEMİNİ, ÜLKEMİZDE CİDDİ BİR SORUN"
Kadavranın en önemli eğitim kaynağı olduğunu vurgulayan Gürses, sözlerine şöyle devam etti: "Kadavra temin etmek ülkemizde hala ciddi bir sorun. 2012 yılından önce kadavra olarak sadece devlet hastanelerinde ya da çeşitli sağlık kuruluşlarında vefat eden kişilerin, aileleri sahip çıkmadıysa, bedenleri kullanılıyordu. Daha sonraki yıllarda bu temin yolu çok azaldı. Özellikle büyükşehirlerde çok ciddi kadavra temin sıkıntısı yaşamaya başladı fakülteler. 2009 yılından sonra İstanbul'da büyük fakülteler hiç kadavra alamamaya başladılar. Bunun öncesinde senede 10-15 civarında alabiliyorlardı. Türkiye'de sadece birkaç fakülte bu yolla hala temin yapabiliyor yani kimsesiz kadavra kullanılabiliyor.

Bu sıkıntı sürünce Türk Anatomi ve Klinik Anatomi Derneği, 2012 yılında kişilerin hayattayken kendi bedenlerini tıp eğitimine bağışlamalarıyla ilgili bir kampanya başlattı. Kampanya çeşitli faaliyetlerle tanıtılmaya çalışıldı ve ilginç bir şekilde yine büyük illerde başlamak kaydıyla yıllık başvurular önce 10-15'lere, sonra 20-30'lara, en son 2019 yılının sonunda İstanbul, İzmir, Ankara, Mersin'de 50 başvuruya kadar yaklaştı. Kadavra temini de bunu 2-3 sene geriden takip etti. 2014-2015 yılından sonra bu köklü fakülteler senede 2-3 bağış kadavra temin etmeye başladı. En son 2019 yılının sonunda senede 5 kadavra temin etmeye başladılar. Bu daha önce olmayan bir yol için bir ilerleme oldu. Senede 5 kadavra, 300-350 öğrencisi olan bir fakülte için yeterli mi? Çok düşük bir rakam aslında. Yurt dışında öğrenci-kadavra oranları, 8-10 öğrenciye bir kadavra düşecek şekilde. Türkiye'de yavaş yavaş bu konuda bilinç artmaya başladı ama hala istenilen düzeyde değil."

"YURT DIŞINDAN 16 BİN DOLARA GETİRİLEBİLİYOR"
2016 yılında yaptıkları çalışmaya göre, 27 fakültenin yurt dışından kadavra temin ettiğini belirten Gürses, şunları anlattı:
"Bu rakam çok daha arttı çünkü 2016'dan sonra 30'un üzerinde yeni fakülte açıldı ve bu fakültelerin hepsi yurt dışından temin etti. Bazı devlet ve vakıf üniversiteleri, ithal kadavrayı 2 senede bir tekrar alıyor. Büyük üniversitelerde ve bazı vakıf üniversitelerinde uzmanlık sonrası eğitim için çeşitli kurslar yapılıyor. Bu kurslar için de Türkiye'den temin edilen kadavra sayısı yetersiz olduğu için yurt dışından temin yapılıyor. Bu işlemleri yapan firmalar var bakanlığın onay verdiği. Herhangi bir fakülte bu firmalar ile görüşse, 14 bin 500-16 bin dolar civarı bir maliyetle kadavrayı yurt dışından temin etme şansları var."

"VATANDAŞLAR KADAVRA BAĞIŞINA OLUMSUZ BAKIYOR"
Doç. Dr. İlke Ali Gürses, kadavra bağışı oranlarının düşüklüğünün sebeplerine ilişkin şu bilgileri verdi:
"En büyük sıkıntı, kadavra temini için bağış yapılması konusundan vatandaşın yeterince haberdar olmaması. Derneğin yaptığı anketler, vatandaşların yüzde 50 kadarının bağış yoluyla kadavra temin edilebileceğinin farkında olduğunu ancak çeşitli gerekçelerle buna yanaşmadığını ortaya koydu. Böyle bir yöntem olduğunun, bu şekilde kadavra temin edildiğinin, eğitim ve araştırmada kullanılabildiğinin insanlara yayılması lazım. İlk sıkıntımız bu.

İkinci sıkıntı, yine bilgi eksikliğinden çıkan bir şey. İnsanlar eğitim sırasında kadavraların nasıl kullanıldığı, sonrasında nasıl defnedildiği konusunda bilgi sahibi olmadıkları için en büyük çekinceleri aslında burada. Eğitim sırasında vücutlarına yapılacak şeyden korkuyorlar. Bunun yapılmasını istemedikleri için büyük bir kısmı olumsuz bakıyor bağış konusuna."

"DİN ÜLKEMİZDE HEM POZİTİF HEM NEGATİF BAĞIŞ SEBEBİ"
Daha önce Cerrahpaşa ve Çapa'da ortak yaptıkları bir çalışmaya değinen Doç. Dr. Gürses, dini inancın kadavra bağışını nasıl etkilediğini şöyle anlattı:
"Çalışmada şöyle bir sonuç çıktı. Bağış yapan kişilerle görüştük 'Kendinizi neden bağışladınız?' diye. Orada din ile ilgili enteresan bir şey var. Bir grup bağışçı tamamen dini gerekçelerle bağışlıyor. Bu konu ile ilgili en bilinen örnek Maide Suresi'nin 32. ayeti 'Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.' Bunu bize cevap olarak yazan bağışçı da var. Tam tersi İslami uygulamaları kabul etmeyenler de var. O yüzden din Türkiye'de hem pozitif hem de negatif bağış sebebi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'na e-devlet üzerinden başvurduk. 'Ben vefat ettikten sonra kendi bedenimi, kadavra olarak kullanılması için bağışlamak istiyorum. Bununla ilgili herhangi bir dini engel var mı?' diye. Verilen cevap şu şekildeydi: 'Kadavra olarak kişinin bedenini bağışlamasında dinen bir engel yoktur, sadece kişinin bedenine saygı gösterilmesi kapsamında, gasil, namaz ve defin işlemlerinin sırasıyla yapılması lazım.' Orada herhangi bir süre belirtilmedi. Hemen yapılıp defnedilmesi gerekmiyor. O yüzden gasil ve namazdan sonra kadavra olarak kullanılıp daha sonra defin işleminin yapılabileceğini yorumladık. Soranlara da bu şekilde bilgi verdik."