CHP'li Kesici, "On yedi yıl kesintisiz ve tek başına iktidar olmayı siyasi başarı olarak görüyorum"

TAKİP ET

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili İlhan Kesici, '2020 Bütçesi Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 18'inci bütçesi. Bu, aynı zamanda, on yedi yıl kesintisiz ve tek başına bir AK Parti Hükümeti var demek. Bu, Türk siyasi tarihî bakımından tek örnektir, bundan daha başka bir örnek yoktur. On yedi yıl, on sekiz yıl kesintisiz ve tek başına iktidar olmayı olağanüstü bir siyasi başarı olarak da görüyorum ben' dedi.

Reklam
Reklam

2020 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2018 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmeleri devam ediyor. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Plan ve Bütçe Komisyonu’nun 2020 Merkezi Yönetim Bütçesini ve 2018 Kesin Hesap Kanun Teklifi’ni 24 Ekim-29 Kasım tarihleri arasında, TBMM Genel Kurulunda ise 9 Aralık’ta başladığı görüşmelerini bugün sonlandıracağını ifade etti. Başkan Şentop, “Bu yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının yüzüncü yılıdır. Milli egemenliğin kayıtsız şartsız tecelli ettiği Meclisimiz en zorlu Kurtuluş Savaşı ortamında Cumhuriyeti kurmuş, geliştirmiş ve bugünlere getirmiştir. Milletimizin müreffeh geleceği için çalışan Meclisimiz, milli meselelerin yegane çözüm yeri olmuştur, olmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı.

CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici, şöyle konuştu:
“2020 Bütçesi Adalet ve Kalkınma Partisi'nin, AK Parti'nin 18'inci bütçesi. Bu, aynı zamanda, on yedi yıl kesintisiz ve tek başına bir AK Parti Hükümeti var demek. Bu, Türk siyasi tarihî bakımından tek örnektir, bundan daha başka bir örnek yoktur. On yedi yıl, on sekiz yıl kesintisiz ve tek başına iktidar olmayı olağanüstü bir siyasi başarı olarak da görüyorum ben.”

Kesici, 2003-2019 yılları arasında, on yedi yılda ekonominin büyüme hızının milli gelir değişikliğiyle birlikte yüzde 5,3 olduğunu söyleyerek, “Bundan bir evvelki seri yani iki sene önceki seri itibarıyla bakarsak, bu rakam yüzde 4,7 idi. Buna mukabil, ben çok partili rejime geçtiğimiz tarihi esas alıyorum, 1946'dan 2002 yılına kadar yani AK Parti iktidara gelmeden önceki elli yedi yıl içerisinde, yıllık ortalama büyüme hızı bir evvelki seriye göre 5,1 idi. Yani AK Parti aynı seriyle mukayese edildiği zaman, ondan daha yüksek bir ekonomik performans sergilemişti ama şimdiki seride ikisi de eşitlenmiş oldu” ifadelerini kullandı.

Kesici, şunları kaydetti:
“2002 ile 2007 arasındaki kişi başına düşen millî gelir artışı yüzde 31'dir. Yani biri, 3 kat dediğiniz zaman yüzde 300 eder, öbürü normal, düzgün bir hesapla baktığınız zaman yüzde 31 eder. Yani bunun aslını, esasını böyle görelim. Ama 2019'a kadar olanına bakalım, yine bu sefer cari fiyatı kullanmaya gerek yok, normal, sabit fiyatlarla 2002 ile 2019 arasında geçen on yedi yıl zarfında normal şartlarda kişi başına düşen millî gelir artışı yüzde 90'dır yani bir katı olmamıştır. Yani 100, 200 olmamıştır ancak yüzde 90 artmıştır, 0,90. Bu performansı ben millî gelir büyümesi, kişi başına düşen millî gelir büyümesi olarak kuvvetli bir performans olarak görmüyorum, zayıf bir performans olarak görüyorum.”

Düşük kurun kendisini en çok hissettireceği yerin dış ticaret rejimi ve dış ticaret, ithalat, ihracat ve diğer döviz getirici faaliyetler, döviz götürücü faaliyetler olduğunu aktaran Kesici, “İhracatımız ile ithalatımız var. Ekonomiyle ilgili 5-6 tane bakanımız varken mesela, tek bir ayın ihracatında küçük bir yüzde artış veya mevsimsel hâle göre bir ihracat artışı olduğu zaman bakan seviyesindeki arkadaşlarımız yeri göğü inletiyorlardı ’İhracatta dünyanın 1'incisi olduk, Çin'i geçtik, Maçin'i geçtik’. ‘Mars'ta bir şey varsa mesela ‘Onu da geçtik’ falan diye. On yedi tam yılı tamamladık, güz geldi -zaten güz mevsimindeyiz- şimdi kazın cücüğünü sayalım. İhracatımızla ithalatımızın arasındaki fark 1 trilyon 50 milyar dolar. Ya, hafazanallah yani değil mi? Dış ticaret açığımız, 1 trilyon 50 milyar dolar. Peki, ihracatımız ne kadarmış? 2 trilyon 100. İthalatımız ne kadarmış? 3 trilyon 100, aradaki fark 1 trilyon. Dış ticaret açığı, ihracatının tam yarısı kadar olan dünyada medeni tek bir tane ülke yoktur” şeklinde konuştu.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı, küresel istikrarsızlığın günden güne derinleştiğini söyleyerek, “Terör ve asayişsizlik vakaları patlamıştır. Etnik, dini, mezhebi hassasiyetler kışkırtılmakta, kanlı terör örgütleri gelişmiş ve güç sahibi egemen devletlerin yeni ortakları olarak öne çıkmaktadır. Küresel emperyalizm doymak bilmeyen iştahıyla zulüm saçmaktadır. Paylaşım ve bölüşüm kavgaları, güç ve egemenlik kutuplaşmaları sertleşmiş, adeta seriye bağlanmış durumdadır. Karşımızdaki dünya tablosu alarm verici düzeydedir. Küresel adalet, uluslararası hukuk, insanlık vicdanı, insan hakları ve demokrasi ölümcül yaralar almıştır. İnsanlık derin bir huzursuzluk sarmalındadır” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin önünü kesmek amacıyla, son yıllarda şiddetli bir operasyon sürecinin adım adım icra edildiğini belirten Kalaycı, “Türkiye’yi teslim almayı hedefleyen odaklar, hem masa başında hem de maşaları vasıtasıyla hesaplaşmak için adı konulmamış bir savaş başlatmışlardır. Siyasi kumpaslar, Gezi Parkı provokasyonu, hendek terörü, isyan denemeleri, darbe teşebbüsü, terör eylemleri, güney sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturma girişimi, ekonomik saldırılar alçakça projelendirilmiş ve sahneye sürülmüştür. FETÖ, 15 Temmuz 2016 gecesi darbeye heveslenerek Türkiye’yi işgal etmeye kalkışmıştır. Elbette bu hain kalkışmanın bedeli, teröristler ve destekçileri için çok ağır olmuştur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk devlet geleneğine en uygun sistemdir. Güçlü devlet, güçlü yönetim ve demokratik istikrar yeni sistemin ana omurgasıdır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle milli birlik ve beraberlik çok güçlü bir şekilde teyit edilmiş, iç ve dış mihraklara, terörizme, terör örgütlerine, aynı zamanda yerli ve yabancı destekçilerine karşı muazzam bir mücadele cephesi açılmıştır” diye konuştu.

MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Faruk Aksu, bütçe teklifinin 2020-2022 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'da çerçevesi çizilen hedeflerle uyumlu olduğunun altını çizerek, “Bütçe gelir ve gider tahminleri yapılırken 2020 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 5 büyüyeceği, TÜFE'nin yüzde 8,5 olacağı, ihracatın 190 milyar dolar, ithalatın ise 231 milyar dolar düzeyinde gerçekleşeceğine ilişkin Orta Vadeli Program hedefleri esas alınmıştır. 2020 yılında merkezî yönetim bütçe gelirinin 956,6 milyar lira, harcamaların ise bir trilyon 95,5 milyar lira olması hedeflenmiştir” ifadelerini kullandı.

Kayıt dışılıkla mücadele için toplumsal bir seferberlik başlatılması gerektiğini savunan Aksu, “Yasa dışı gelirler ve kara para faaliyetleriyle mücadele edilmesi için kurumlar arası iş birliği ve koordinasyon güçlendirilmelidir. Kalkınma hedeflerine ulaşabilmek için Türkiye'nin yatırıma daha fazla kaynak ayırma mecburiyeti vardır. Yüksek oranlı yatırımların yapılabilmesi içinse başta kamu olmak üzere tasarruf oranlarının artırılması gerekmektedir. Bilindiği gibi, kamu tasarrufları bütçe disiplininde de önemli bir yer tutmaktadır. Bununla birlikte tasarrufların kompozisyonu da önem taşımakta, yatırımlar yerine tüketim ağırlıklı bir kamu tasarrufu arzu edilmektedir” diye konuştu.

HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, Kürt sorununun eninde sonunda kendi muhatabını bulacağını belirterek, “1993 ile 2003 yılları arasında tam 9 kez, dönemin iktidar temsilcileri, PKK liderleriyle temasa geçip çözüm yolları aramış, ateşkes ilan edilmesi koşulları aranmıştır. Barış yolunu deneyen girişimler, mevcut iktidar döneminde dahi birçok kez ortaya çıkmıştır. Bugünkü iktidar da bu sorunu çözme vaadiyle iktidara geldi, 2013-2015 arasında bir süreç yürüdü. O dönemde çatışmasızlık ve bu sorunun artık barışçıl yollarla çözüme kavuşması umuduyla Türkiye âdeta rahat bir nefes aldı. Cenazeler gelmedi, annelerin gözyaşları durdu, savaşa, savunmaya, güvenliğe ayrılan harcama kalemlerinde büyük düşüşler yaşandı” şeklinde konuştu.

HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, 2020 bütçesinin yoksulluğun, işsizliğin, hayat pahalılığının, zamların, artarak devam edecek olan yolsuzluğun, yeni çatışma ve savaş hamlelerinin habercisi olduğunu iddia ederek, “Bu aslında bir kriz bütçesidir. Yalnızca ekonomik bir krizden söz etmiyorum, siyasal ve toplumsal krizin bir belgesidir bu bütçe aynı zamanda.” ifadelerini kullandı.

Kaynak; İHA