Bülent Yıldırım'dan derbi itirafı

TAKİP ET

Geçen sezon Galatasaray-Beşiktaş maçında verdiği kararla gündem olan eski hakem Bülent Yıldırım, "Taç pozisyonunda ben topun kırıldığını gördüm. Çapraz bir şekilde bacaklarını açıp topa müdahale etmeye çalışıyordu Caner. Topun oradan kırıldığını gördüm. Vicdanen de kalben de gerçekten çok müsterihim. O gün daha iyi olan takım maçı kazandı" dedi.

Reklam
Reklam

Geçtiğimiz sezon şampiyonluk yarışını yakından ilgilendiren maçta Galatasaray, sahasında konuk ettiği Beşiktaş'ı 2-0 mağlup etmiş ve şampiyonluk yolunda dev bir adım atmıştı. Maçta yaşanan taç pozisyonu ise hala siyah-beyazlıların aklında. Maçın hakemi Bülent Yıldırım, Ajansspor Yotube kanalında Kenan Başaran ve Hüseyin Özkök ile uzun bir söyleşi yaptı ve bu maçla ilgili de gönlünün rahat olduğunu belirtti. İşte o söyleşiden öne çıkanlar:

Hocam, malum Galatasaray-Beşiktaş derbisine dair çok tartışma var. Üzerinden aylar geçse de verdiğiniz taç kararı konuşuluyor. Söz sizde...
Madem bu kadar talep var, o taç olayını aydınlatalım. Taç pozisyonunda ben topun kırıldığını gördüm. Çapraz bir şekilde bacaklarını açıp topa müdahale etmeye çalışıyordu Caner Erkin. Topun oradan kırıldığını gördüm. Çünkü topun pasa verildiği yere doğru hem havada hem yerden bir ivmelenme oldu. Tabiri caizse, en kötü ihtimalle sürtmüştü top. Dolayısıyla bir tarafa taç verdim. Topun kırıldığını hissettim. Benim o anki algım yok. Bir tereddütüm de yok. O kadar eminim ki ben şaşırdım, o kadar itiraza. Allah Allah. Verdim tacı bu tarafa. Hatta yardımcı hakemim de görmemişti. Yani benimle Allah arasındaydı. Yani bakın konuştuğumuz şey ne kadar trajikomik. Taç pozisyonunu konuşuyoruz. Neyse. Tacın yönünü gösterdim. O esnada birkaç arkadaş (Beşiktaşlı futbolcu) bana doğru yönlenip tacın kendileri atması konusunda herhalde kafalarında bir şey vardı ve yerlerini kaybetti. Yani net bir şekilde oyunda değiller ve konsantrasyon kaybı var. Bu da normal. Ev sahibi baskıyla başlamış, çıkamıyorsunuz, 3-4 pas yapamıyorsunuz. Yani ev sahibinin iyi, misafirin kötü başladığı bir maç. O taç tartışmasından ötürü bir kaçı herhalde algılarını kaybettiler, hızlı bir atak iki pas, tık tık gol. Herkes üzerimde.

BEŞİKTAŞLI FUTBOLCULAR NEDEN ETRAFINI SARDI?
Şimdi tartışma şu: Tacı kim atmalıydı? Ve o sahne. 7-8 oyuncu üzerime gelmiş, toplanmış. Bu sahne sosyal medyada sürekli paylaşılıyor. Bundan keyif alanlar varsa, canları sağ olsun. Şimdi VAR daha yeni gelmiş, kimse nasıl uygulandığını bilmiyor. Sonucu gol olmuş tartışmalı bir pozisyonda bütün futbolcuların bana itirazı ne biliyor musunuz?

'Gidip izle şunu. Hocam niye bakmıyorsun, hocam niye bu pozisyonu izlemiyorsun? Hocam bak yanlış olabilir?' Bütün tartışma bu! O fotoğraf esnasında oyuncu grubunun bana yapmaya çalıştığı baskı 'Hocam lütfen kadın şunu kontrol eder misin?' Yani o veya bu da değil. Bir tek Loris Karius geldi bana dedi ki İngilizce 'Ya merak ediyorum, niye kontrol etmiyorsun? 'Bunların canlı şahidi de var. Çünkü hem maç ekibi dinliyor hem VAR hakemleri dinliyor, bütün kayıtlar ortada.

Dedim ki 'Loris, tartışmalı taç pozisyonu VAR protokolüne göre incelenemez. Elimde olsa ben de gidip incelemek istiyorum. Ama oraya gitmem demek VAR protokolüne aykırı bir tavır öğretmem demek. Ben oraya gidemem' dedim. Loris Karius da 'Ama bu şu anda Türkiye'nin en önemli maçı yok mu bunun bir yolu?' 'Loris benim bunu gidip izleme şansım yok' dedi.

"HAKEM PROTOKOLE KARŞI HAREKET ETMEZ"
Hakem protokole karşı hareket edemez. Bunu söyledim Karius anlayış gösterip gitti. Birkaç futbolcu duruyor. Ben gidip izlemeyince iyice sinirlendiler. Anlatmama rağmen, işte Burak Yılmaz yaşıyor. 'Ya Burakcığım benim gidip izleme yetkim yok, sahada onu öyle gördüm. Kontrol etme şansım yok' dedim. Bu arada sinirlendi Adem Ljajic, topu 4. hakeme doğru vurdu. 4. hakem uyardı, Ljajic sarı kart gördü. Ondan sonra oyunu bir türlü başlatamıyoruz. Gökhan Gönül, 'Gitmiyorsan başlamıyoruz' diyor. 'Oynamıyorum' gibisinden topa vurdu. Bir sarı kart da o gördü. 2'ye 5'ti sarı kartlar. Bunun 2'si sırf taç tartışmasından oldu. Geriye dönüp baktığımda samimiyetle şunu söylüyorum: Luyindama-Atiba pozisyonu var. Maçtan sonra baktığımda Luyindama'ya sarı kart göstermem gerekiyormuş. Atlamışım. Her derbide olabilecek bir şey bu. Bir çarpışma pozisyonu var. Marcao'nun burnundan kan gelince Lens'in el kolla sert vurduğunu sandım. Maçtan sonra bakınca bu çarpışmaymış. Sarı kartı vermemem gerekiyormuş. İki sarı kart hatası, o kadar. Maçta siyah beyaz hata yok.

GALATASARAY'I DİAGNE'NİN RİZE'DEKİ GOLÜ ŞAMPİYON YAPTI?
Hata yapmadığınızı söylediğiniz halde hakemliğiniz neden sona erdirildi?
TFF ve MHK'ya sormak lazım. Benim fikrim var ama tek taraflı. Çok önemli değil. Kuvvetle muhtemele oradaki en önemli dayanak benim yaşım oldu. Bir sezonum kalmıştı falan. Ama diğer hakem ve sistem üzerindeki yaratacağı kurumsal ve psikolojik etkileri çok fazla umursamadılar. Arkadaki motivasyon farklıydı. Bir izleyici "Bülent Hoca'ya Galatasaray'ın nasıl şampiyon olduğunu sor" diye yazmış.

Cevaplıyorum: Bence Galatasaray'ı şampiyon yapan gol, 90 artı 6. dakikada Feghouli'nin ortaladığı Diagne'nin kafa vurup, 2-2'lik maçı 3-2'ye getirdiği gol. Bence sezonun dönüm noktası o goldü. Ben 2 yıl önce Türk Telekom'da yönettiğimde Beşiktaş, Talisca'nın golüyle kazandı ve Beşiktaş şampiyon oldu. Bir hakemde art niyet olsa, bu kadar süre bu kadar maç yönetmeniz mümkün mü? Müsabaka ev sahibinin hakimiyetinde olunca, rakip takımın agresifliği biraz yükseldi. Baskıyı yiyince pas yapamadılar, faul sayıları dengesiz göründü. Arada oynattığı avantajlar oldu. Günün sonunda toplamda hiçbir şey. Necip'e faul verdiğim bir pozisyon var.

"VİCDANEN DE KALBEN DE ÇOK MÜSTERİHİM"
Necip tabanla geliyor. Temassız gelişine faulü çalıyorum. Atmosferden ötürü anında çaldığım düdük duyulmuyor. Taa 4-5 saniye sonra, top Galatasaray ceza sahasına gidiyor, kameraman ondan sonra fark edip dönüyor. Ekrandan izleyenler 'Bak atağa çıkıyorduk, atağımızı kesti' diyor. 4 saniye önce verdiğim faulden kimsenin haberi yok. Vicdanen de kalben de gerçekten çok müsterihim. O gün daha iyi olan takım maçı kazandı. Kendime kızdığım tek şey şu: Maçı sıfır hatayla bitirmek için bilinçaltımda o kadar uğraştım ki belki de beni kitledi o. Daha durgun bir görüntü yarattı. Aşırı motive olmuştum, sıfır hata yapmak için. O maç 0-2 olsaydı bu defa da diğer takım aynı tepkileri gösterecekti. Mutlaka bir şey bulacaklardı. Bu böyle, sonuca göre hareket ediliyor.

BANA HAKEM ARKADAŞLARIM "DERBİYİ KABUL ETME" DEDİ
Peki siz derbiye nasıl hazırlanıyordunuz?
Öyle bir derbiydi ki, daha maça atanma ihtimali doğduğu andan itibaren beni seven eşim dostum, hakem arkadaşım hepsi ne dedi, biliyor musun? "Mazeret ver. Sakatlandım numarası yap. Sakın maça çıkma. Kim kaybederse, ihale sana kalır. Bak adın geçiyor, başkaları görünmüyor çıkma bu maça"... Verdiğim cevap şu: "Ya siz manyak mısınız? Ben bunun gibi yüzlerce maç yönettim. Demirden korkan trene binmez. Yapacak bir şey yok. Alnımızda bu yazıyorsa, bunu da yaşarız."

Az önce bahsettiğimiz taç pozisyonu var ya, Caner'in... Bu elle taşınan kameralar var, çizgide. O kamerada topun Caner'in ayağına sürterek temas ettiği görünüyor, biliyor musunuz? Ama bu hiçbir zaman hiçbir şekilde verilmedi. İki tane uzak çekim verildi ve onlarda temas görünmedi. Markayı yapıştırdınız, tamam gitti! Anlatabiliyor muyum? Satış tekniği açısından belki de bir şey vardı! Hatta tarafsız olup maça izleyen, o tarafta oturan futbolcu arkadaşlar da vardı. Birkaçıyla konuştum ve topun kırıldığını söylüyorlar.