Birkaç genç bir araya gelerek kurdular... Avrupa'nın ortasında özgür bir bölge

TAKİP ET

Christiania, Danimarka'nın Başkenti Kopenhag'da otonom bölge olarak 35 hektarlık bir alana kurulu. Bölgeyi mesken edinen gençler, bir süre sonra diledikleri her şeyi yapabildikleri bohem bir yaşam tarzı oluşturmuşlar. Kasabanın girişinde 'Şu an Avrupa Birliği topraklarına veda ediyorsunuz' yazan bir tabela mevcut. Hatta burada koşmak, fotoğraf çekmek ve araba kullanmak yasak…

Reklam
Reklam

Her yıl özenle hazırladıkları bu parti başta bu bahsettiğim insanlar için yapılsa da, kapıları her zaman herkese açık…

Christiania, Danimarka’nın Başkenti Kopenhag’da otonom bölge olarak 35 hektarlık bir alana kurulu. Bölgeyi mesken edinen gençler, bir süre sonra diledikleri her şeyi yapabildikleri bohem bir yaşam tarzı oluşturmuşlar. Kasabanın girişinde “Şu an Avrupa Birliği topraklarına veda ediyorsunuz” yazan bir tabela mevcut. Hatta burada koşmak, fotoğraf çekmek ve araba kullanmak yasak… İşte Avrupa’nın ortasındaki özgür kasaba Christiania’nın ilginç hikâyesi…

1971 yılında bir grup sanatçı ve genç terk edilmiş bir bölgeyi işgal ettiler. Avrupa Birliği’nin kurallarını tamamen reddettiler ve burada yalnızca kendi oluşturdukları kuralların geçerli olması için direndiler.

Ortak amaçları; ruhsal ve fiziksel kirlilikten uzaklaşmak! Peki, bağımsız ilan edilen bu bölge nerede? Danimarka’nın başkenti Kopenhag’ın en ünlü bölgelerinden biri olan Christiania’da…

Tahmin edeceğiniz gibi bu istekleri ve amaçları hiç de kolay gerçekleşmemiş.

40 yıl boyunca Christiania’nın yerlileri ile hükümet arasında pek çok kavgalar ve çatışmalar yaşanmış. Fakat Christianialılar davasından hiç vazgeçmemişler.

Nisan 2011’de Danimarka hükümeti ile Christiania’nın geleceği hakkında görüşmeler devam ettiği için Christiania halkı geçici olarak bu bölgeyi kapatıp sonra tekrar açmışlar.

Tüm bu zorlu mücadelelerin sonunda ise, Temmuz 2012’de resmi olarak ‘Freetown Christiania’ (Özgür Bölge Christiania) kurulmuş.

Avrupa'nın tam ortasında ama Avrupa'dan bağımsız Avrupa Birliği’nin kurallarını reddeden, kendi kurallarını uygulayan bu bölgenin Kopenhag ile sınırları nasıl ayrılıyor? Tek bir adımla gerçekten tüm kurallar değişiyor mu?

Çok meraklandırmadan cevabımı vereyim, ‘Christiania’ tabelası ile bu sınırlara girdiğini ve ‘Şu anda Avrupa Birliği’ne giriyorsunuz’ tabelası ile artık bu sınırlardan çıkıp tekrar Kopenhag’a geri döndüğünü anlıyorsunuz.

Christiania’ya adım attığınızda müzik, resim gibi pek çok sanat dalının ve sporun ön planda olduğunu görebilirsiniz.

Burada birbirinden renkli graffitilerin süslediği duvarlar, organik kafeler ve marketler, konser alanları, sanat galerileri de var.

Özgür bir bölge yaratalım derken kendi bayraklarını ve para birimlerini oluşturmayı da ihmal etmemişler.

Bayrakları kırmızı renkte ve kırmızının üzerinde yan yana duran üç tane sarı daire var. Para birimleri ise Løn. Ama burada alışveriş yaptığınızda veya bir şeyler yemek istediğinizde Danimarka Kronu’nu kullanabiliyorsunuz.

Daha da ilginç kısmına gelecek olursam, Christiania yaklaşık 800-850 kişilik bir insan nüfusuna ve yaklaşık 400 kadar da köpek nüfusuna sahip. ‘Nasıl bu kadar az kişi olabilir?’ diye sorduğunu duyar gibiyim.

Mesela diyelim ki Christiania’yı çok sevdiniz ve artık burada yaşamak istiyorsunuz. Buradan öyle elinizi kolunuzu sallayarak, parasını verip ev satın almak mümkün değil. Hatta köpek sahiplenmek bile çok zorlu bir süreç, hatta yasak desem daha doğru olur.

Peki, ev satın almanın hiçbir yolu yok mu? İsterseniz bunun için başvuruda bulunabilirsiniz. Tabii uzun bir başvuru listesine girip değerlendirilmeye alınmaya hazırsanız…

Yani anlayacağınız, Christiania’nın yerlisi hepimize ‘Bırakın da biz sahip olduğumuz düzeni ve birliği korumaya devam edelim. Siz de istediğiniz zaman gelin ama sadece gezin!’ diyor.

Christiania’nın en ünlü kısmı Pusher Street (Pusher Sokağı) girişindeki ‘Green Light District’ panosu buraya gelenleri üç temel kuralla karşılıyor.

Eğlen, koşma ve fotoğraf çekme! Eğlenmene bak, çünkü burası özgür ruhlu insanların bölgesi.

Koşma çünkü koşarsan polisle alakalı bir durum olduğunu düşünüyorlar ve bu onlar için tehlike çanları çalıyor demek. Fotoğraf çekmek ise özellikle Pusher Street’te yasak…

HABERİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ