Avlu dizisine Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Kısakürek şiirleri damga vurdu
Star TV'nin sevilen dizisi Avlu'nun 8. bölüm final sahnesi ses getirdi. Ecem Demir'i canlandıran Eslem Akar'ın diziye veda edip etmeyeceği merak konusu olurken, dün geceye Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Kısakürek şiirleri damga vurdu.
Başrollerinde Demet Evgar, Ceren Moray, Nursel Köse’nin yer aldığı Star TV'nin sevilen dizisi Avlu’nun 8. bölümü dün gece yayınlandı. İşte Avlu'nun son bölümünde yaşananlar...
Ecem, babasını vurduğunu savcıya itiraf etmesinin ardından hapishaneye girdi. Kızının cezaevinde yanına gelmesiyle Deniz (Demet Evgar) kızını korumak için farklı cephelerde de savaşmaya hazırlıklı olması gerektiğinin farkına vardı.
Ecem Kudret'in hedefinde
Deniz, artık kendisini olduğu kadar Ecem’i de Kudret’in planlarından korumak zorunda kalacak. Oğlu ile ilgili gerçeklerin ortaya çıkmasından korkan Kudret için ise Ecem, ortadan kaldırılması gereken yeni bir problem olur.
Avlu’ya yeni giren mahkum Merve (Selin Yeninci) dengeleri değiştirdi. Ecem’in sonunu getirmeye hazırlanan Kudret’e yardımcı olan Merve, Ecem’in sonunu hazırladı. Dizinin finalinde yüksek doz uyuşturucu verilen Ecem ikinci kattan düştü.
Duygusal final sahnesi ile sosyal medyada yankı bulan Avlu’nun yeni bölümünde ne olacağı merak konusu... Ecem'i canlandıran Eslem Akar'ın diziye veda edip etmeyeceği yeni bölümde belli olacak.
1925’te Örümcek Ağı ile ilk şiir kitabını çıkaran Necip Fazıl’ın Zindan’dan Mehmet’e Mektup isimli eserinden bir bölüm dizide Jale (Şeyla Halis) tarafından Umut Radyo’da seslendirildi.
Necip Fazıl Kısakürek / Zindan'dan Mehmed'e Mektup
Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!
Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Akıl, olmazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?
Azra’nın (Ceren Moray) yine Umut Radyo’da seslendirdiği Nazım Hikmet şiiri ise “Kadınlarımız” oldu. Türk edebiyatının ve yirminci yüzyılın öncü sanat ve şiir akımlarının önemli isimlerinden olan Nazım’ın o şiiri:
Nazım Hikmet / Kadınlarımız
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız...